29 Ekim 2010 Cuma

29 Ekim


Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.

Demekki ne yapmamak lazımmış..

Spordan sonra mantı yememek lazımmış.
Bu sondur. Bir daha asla.
Nasıl kıydım verdiğim çil çil kalorilere.
Tarih beni affetmeyecek.
Bi kaç gündür yine blogda problem vardı. Postalayamıyodum. Otelin açılışı ocak ayına ertelendi. 2 ay var daha. Neyseki bu sırada yapacak iş çok.
- Sigara bırakılacak
-Kilo verilecek
-Evin işleri halledilecek
İlki biraz zor ihtimal ama deneyeceğim.
Bugün spor salonunda vücut analizi yapıldı. Sol tarafım sağa göre simetrik değilmiş. Mesela sol kolumla sağ kolum arasında 100 gram fark varmış.
'Kalan sağlar bizimdir' deki sağ kalan çocuk gibi hissettim. Sol tarafı azıcık daha fazla çalıştırmam gerekliymiş. Ay ama hakkaten çok kötü hissettim. Yamuğum yani ben.

26 Ekim 2010 Salı

..

Çöpü aldım, çekimser adımlarla 'insan' topluluğunun yanına gittim.
Baktım bunlar hakikaten 'insan'. Mutluyu sevdiler çünkü; tüfekle vurmak istemediler, zehirlemek istemediler, mideleri bulanırmış gibi bakmadılar, bu hayvanın bişeyinden faydalaranilir miyiz diye de düşünmediler.
'insan'larla konuşmaya başladım. Bizim bahçeye geldiler. Bizi incelediler. 12 ay burada yaşadığımızı öğrenince daha da bi şaşırdılar, daha da bi merakları arttı. Baytar biraz çekindi. 'İnsan' gördü ya, şaşırdı ama ben kararlıydım bu 'insan'larla konuşacaktım. Grubun rehberi email adresimi aldı.
Derken hafta içi posta kutuma bir email geldi. Haftasonu yürüyoruuuz.
Hatta çay molasını bizim bahçede veriyoruz.
Sabah uyandım, 'insan'ların arasına katılacak olmanın verdiği keyifle çayları demledim, bahçeye bi masa hazırladım, beklemeye başladım.
60 tane 'insan' geldi. Birden it de dahil heyecanlandık ama ben çabuk toparladım. Baytar yine heyecanlıydı, sadece camdan merhaba diyebildi. Çayları içtik, koyulduk yolda.
Anadolu kavağına kadar, ceylan gibi sekeee sekeee yürüdüm. Arada bir 'insan'larla konuştum. Çok hoşuma gitti.
Haftaya tekrar yürüyeceğiz. Bu sefer Sarıyerde.
Belki Baytar da gelecek.
Güzel bir pazar daha beni bekler.

CvHobi ve ilgi alanlarına ..

bir ekleme daha yapıldı. Meğerse bayır, tepe, çamur delisiymişim. Çamura bulandıkça Shalimar pıslar gibi oluyomuşum. 2 hafta önce yollaru bizim köyden geçen bi trekking grubuyla tanıştım. Mutfak camından baktım, ne göreyim ! insan. Orman kesmeye gelmemiş, insan kıyafeti giymiş, konuştukları anlaşılabilen, 25-30 tane insan. Şaşırdım, heyecanlandım.
Hemen Mutlu'nun tasmasını taktım,

25 Ekim 2010 Pazartesi

Keyifler..

şahane
baytarın (yeniyo çünkü)


irma(sabah güneşi)



ben(yürüyorum çünkü)


mutlu(zaten 7/24 kafası güzel )

Ben bir ayda..

hayatımı sağdan aldım sola vurdum.
Fasülyeyle vedalaştıktan sonra gözümü açtım, açım dedim.
1 bardak poşet çay, 3 grissini, üçgen kesilmiş beyaz peynir.
Açım diyorum AÇ!!
Klinikten çıkar çıkmaz bi fiktre kahve yanındada mis gibi marlboro light.
Şimdi rahatladım. Düşünmeye başlayabilirim.
Fasülyeyle beraber dükkan işinden vazgeçmiştim. Aslında yiğitliğe bok sürdürmemek için bişey diyemiyodum, yoğun ısrarlara dayanamadım, kalsın pastane diyiverdim.
Hemen eski patronu aradım, iş dedim verdi saolsun.
OHHHHHHHHH dedim bi kahve daha. Madem sadece kendime mesulüm yanında bide sigara.
Yaklaşık 1 aydır bloga giremiyodum, millet çatır çatır postalıyo bende problem. Tam da keyif almaya başlıyodum.
Sonunda düzelmiş.
Ev işine başladık. 2 haftaya inşaat başlıyo. Şimdi baştan aşşa ev alışverişi.
Peçetesi, dikiş kutusu, halısı, mutfak dolapları, prizleri, çalışma masası, tülleri, ay çok zevkli. Hepsi teker teker alınıyor. Zaten ben bu işi yaklaşık 1 senedir yapıyodum. Herşeyi birden almak istemiyodum. Baya da ıvır zıvırım birikti hatta ama daha çok alınacak var.
En ufak malzeme bile özel olsun istyorum. Pahalı lüks değil, özel.
Şimdi postada kupalarım var gelir bikaç güne...

23 Ekim 2010 Cumartesi