22 Eylül 2010 Çarşamba

Ben dün ..

bi karar verdim. Dükkan kalır, evin en 'büyük' odası home office haline getirilir. 1 sene böyle oyalanırım, fasülyeyi doğurunca da, aklımdaki yerde dükkanı açarım. Tabi böyle bi planım da yoktu ama birden fasülye ortaya çıkınca hayat 180 derece değişti.
Maaile sevinç olduk-oldular, dükkan kaldığı için.
Ben bu dükkanı 4 aydır açmaya çalışıyorum, hiç bir zaman da üşengeçlik yapıp işi ağırdan almadım. Ama olmadı, açamadım.
Bi süre kendimi hayatın akışına teslim edeceğim. Hayatımın en rahat 8-9 ayının tadını çıkaracağım. 3 tanede yakın zamanda düğün var onlara maket hazırlayacağım. 400 kişinin mini mini pastasıyla uğraşamam ama, kocaman bi maketi keyifle yapabilirim.
Bu arada fasülye 4 gün büyüyeceğine 1 güb büyüyor. Ay çok güldüm.

21 Eylül 2010 Salı

Ben ve fasülye ..

Birlikte çıkıyoruz artık. Dün beyoğluna gittik. Yakında kapanacak olan İnci Pastanesinden profiterol aldık. Büyük ihtimalle, benimki doğana kadar yıkılacaktır, şimdiden tadını alabildiyse ne mutlu O'na. Sayın başbakan binayı damadının patronuna, yani 'bizim çalık' grubuna satmış. Yakında yıkılacak.
Yazık, ne diyim.
Bugün de Topkapı, Kasımpaşa hattındaydım. Fırının altına tezgahla fırın tepsisi aldım.
Yarın onlar gelir dükkana. Matbaa işi da tamam tabela da tamam. Ay baya halloldu işler.
Şimdi çıkıcam, alışverişe..
Fasülyeye biraz üstbaş alırım.Kendimi biraz şımartırım. Hatta 4 günden sonra güzel de bi kahve molası verebilirim. Hakettim.

19 Eylül 2010 Pazar

Ben dün ..

hamile olduğumu öğrendim. Hemde 5 hafta 4 günlük. Çok büyükmüş değil mi ?
14mm'lik bi fasülyem mevcut. Henüz kimse bilmiyor. 3 hafta sonraki kontrolde de hala mevcut ise ilan edeceğim.
Son derece 'çılgın' geçen, sigaranın fosur fosur içildiği, içkinin gökten nur gibi yağdığı bir ayın sonunda bebe geleceğini öğrenince açıkca biraz 3,5 oldum, zira hayatımda en çok sigara içtiğim aydı.
Doktorum bi problem olmayacağını söyledi, oda ayrıca hoşuma gitti. Dünden beri sigara da içmiyorum. Nefesin açılmaya başladı bile. Sanki mentollü marlboro içmiş gibiyim. OOOOOOOOOOOOOOOOOF OF.
Zaten çok az tuz kullandığım hayatıma, tuzsuz devam edeceğim.
Bilmem aş erme olur mu ne zaman olur, bende henüz öyle bişey yok, umarım da olmaz. Mide bulantısı da yok. Geçenlerde midem bulandı, 2 kez kustum ama içkidendi galiba, bilemiyorum.
Şimdilik diyetisyene de gitmeyi düşünmüyorum. Normal bi insan gibi besleneceğim.
Biraz e-bay'de dolaşayım, bişeyler alırım belki fasülyeye.
Bugün biraz değişik geldi, yolda yürürken yalnız olmadığımı farkettim ..

16 Eylül 2010 Perşembe

Ben 6 gündür..

bahçeden dışarı çıkmadım. Akşam farkettimki bi yandan sudoku oynuyorum, bi yandan baş parmağımla saçımı kıvırıyorum. Bi zaman duymuştumki, her insan mutlaka hergün, en az30 dakika evden çıkmalıymış. Ay gülüvermiştim, var mıdır çıkmayan diye.
Varmış, hatta o benmişim.
Yedikulenin İrması.

14 Eylül 2010 Salı

.

Tezgahlar da tamam..

Yarın dükkanı temizletirim. Ertesi günde eşyaları götürürüm.
Demirciye de uğramam gerekli. Böyle bir tabela askısı yaptıracağım.


Perşembe matbaayla görüşeceğim. Kutu, kart, sticker ve bilumum eksikleri yaptıracağım.
Sürekli yeni bişeyler daha çıkıyor. Keşke bütün bu angaryayı benim yerime başka birisi yapabilse.
Ama dükkanım çook güzel oluyo.

13 Eylül 2010 Pazartesi

Ben dün ..

çoook sarhoş oldum.
Biraz unutayım istedim, daha da depreştirdim. İşe yaramadı. Sonuç: dayanılmaz baş ağrısı.
Bi süre televizyon seyretmemeyi düşünüyorum. Bu arada tahammül edemeyeceğim bi çok insanın sesi kanallarda dolaşıyor.
kaç gündür dükkana da bişey yapamadım. Gidecekler yığın halinde çalışma odasının bir köşesinde beklemeye devam ediyor.
Uyusam
tezgahlar kesilmiş olsa
tabela yapılmış olsa
buzdolabı yerinde olsa
matbaa işleri bitse
vs.. vs..
ben gitsem aldıklarımı yerleştirsem. sonra mutfağa girsem, tatlı bişeyler yapsam, tarçın kokusunu alsam, vanilyaya boğulsam. yine çikolatadan bıksam.
kocaman bi düğün pastası yapsam, içimden 'aman bıçağa dikkat' desem.
Yine ve sürekli 'tabi, yaparız' desem. yorulmayı unutsam.
ben bu dükkanı açamayacağım galiba. bıktım artık insanlara az kaldı demekten.
üşenmiyorum, ağırdan da almıyorum. Niye peki ??

12 Eylül 2010 Pazar

Biz beykozun ufak olduğu kadar..

yobaz bir köyünde oturuyoruz.
Biraz önce oyları saydık, 256 evet 67 hayır çıktı. 70 kişi oy kullanmadı. 6 tande ital edildi.
Oyları saydıktan sonra eve hemen dönmedim. 30km hızla dolaştım, ağır ağır düşündüm.
İlk başta yurtdışına gitmeye karar verdim. Nasılsa eminim. Kocam hadi dediğimde benimle.
Ben geldim dediğim de bütün kapılar açık.
Sonra düşündümki.
EVET ÇIKSADA BU ÜLKEYİ YEDİRMEYİZ. HAYIR İŞİN KANSIZ ÇÖZÜMÜ.

Biz buradayız.
Güzel memleketimizin başındayız ve yalnız değiliz!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
YALNIZ DEĞİLSİNİZ!!!!

Ben çok..

heyecanlıyım.
Aşşağı iniyorum, bi sigara yakıyorum. İçiyorum yukarı çıkıyorum, biraz kitap karıştırıyorum, bi sigara daha yakıyorum. Gidip kahve alıyorum, yarım bırakıp çay içiyorum. Sigaram bitiyor, badem yiyorum sonra tekrar sigara yakıyorum. Ben çok heyecanlıyım.
Yalnız olmadığımı bilmek az da olsa içimi rahatlatıyor ama
''başbakanımız istedi bizde oy kullanmaya geldik'' diye 'umre'den erken getirilmiş insanların varlığı ise içimi sıkıyor.

Ben oyumu kullandım.

Sonucun vatana, millete hayırlı olmasını diler, sandıkların açılmasını beklerim.
Ayrıca isterim ki güzel memleketim Ankara beni artık utandırsın.

10 Eylül 2010 Cuma

Yinede şahlanıyor aman ..

geriye kaldı 1 gün. Annem der 'allahtan bu çocuk 12 eylülden önce doğmamış' diye.
Sonuç ''evet'' olursa, bu yazdığım yüzünden beni sorgusuz sualsiz hapise atabilirler.
yani


8 Eylül 2010 Çarşamba

Pardon ''Cashmere''

Ben birazdan..

marangoza gideceğim. Uzun zamandır şeker kavanozlarını üzerine koyup, aynamı da hizalasina asıp kullanabileceğim bir dolap, telefonluk, ''dresuar'' veya tırnak arıyordum. Sonunda buldum, fırının altındaymış. İşte onu götüreceğim. Bembeyaz boyanacak. Belki sağı solu biraz oyulur köşeleri yumuşatılır. Elimdekini değerlendirmek hoşuma gitti, param cebimde kaldı-bi hurda daha boşa çıkmamış oldu. Evye mutfak tezgahlarını da kestireceğim. İmalathaneye büyük gelmişlerdi, yenilerini alsaydım bunlarda hurdaya çıkacaktım.
Ay ne kadar güzel şeyler yapıyorum ben. Eskiyi değerlendirince çok hoşuma gidiyo çooooook.
Bugün dükkandan bikaç parçanın fotoğrafını çekiyim bugün de bloguma koyyiimmmm.
Hadi marangoz beni bekler.






Böyle de bi dükkan açmak istiyorum. Ama onun adı ''Cashemere'' olacak.

3 Eylül 2010 Cuma

Ayrıca ben asla türbanlı olmayacağım.



ve daha nicesi..

onun adı 'kısa kuyruk'

Muhtemelen balıkçıların çaparisine takılmış, ufak diye de salıverilmiş. Umarım hala iyidir.

Ben hiçbir zaman..

sarışın-mavi gözlü
prof.dr
36 numara ayakkabı giyebilen
5 lisan konuşabilen
piyano çalabilen
kadife gibi bir sese sahip
yiyip yiyip kilo almayan
bir şişe 70'lik bitirebilen
.
.
.
.
.
.
.
.
.
biri olamayacağım.
Çok mu umrumda ?
Hayır.
Ama olamayacağım şeylerin de olması üzücü.
Ben çok mu bişeyim?
YOO
ama benim şu an çok güzel bir dükkan lambam var. Hemde 35 Lira.

2 Eylül 2010 Perşembe

Ben küçükken..

Ankara hipodromunda Zülfü Livaneli konseri olurdu. Bugün ise İ.Melih Gökcek'in düzenlediği 75.000 kişilik ''iftar''.